top of page

Kalbimi Bıraktığım Şehir :BUDAPEŞTE

  • Yazarın fotoğrafı: Merve Sena
    Merve Sena
  • 1 Eki 2023
  • 3 dakikada okunur


ree

Daha ilk adımı atar atmaz bu şehir doğası, havası ve tarihi dokusuyla bizi içine çekti. Macaristan'ın başkenti olan bu güzel şehir Buda ve Peşte yakalarının birleşmesiyle 1873 yılında Budapeşte adını almıştır. Ortasından Tuna nehri geçmektedir.




ree

Şehrin her tarafı birbirinden harika parklar ve bahçelerle çevrili. Özellikle kestane ağaçlarının güzelliğine hayran kaldık. Şehrin her tarafında olan bu ağaçların çiçekleri bizi resmen büyüledi. Bu güzelliklerden mahrum kalmamak için Budapeşte'ye bahar ve yaz aylarında gitmenizi tavsiye ederim. Biz mayısta gitmiştik. İyi ki de öyle yapmışız.



Konaklama tercihimizi Airbnb'den yana kullandık. Bu, seyahatlerimizde sıkça kullandığımız bir seçenek. Evi tutarken şehir merkezinde ve temiz olmasına dikkat ediyoruz. Eğer ilk defa evde kalmayı tercih edecekseniz süper ev sahiplerine bakmanız daha garanti olur. Sonradan sıkıntı çekmemek için. Yorumları da göz önünde bulundurmak önemli tabii.

Biz Aziz Stefan Bazalikası'na çok yakın bir yerde kalmıştık. Sonradan öğrendik ki burası Yahudi bölgesi olarak geçiyormuş. Evden her yere rahat bir şekilde ulaşım sağladık. Meraklısı için minik dairemizin linkini aşağıya bırakıyorum.

Gelelim nereleri gezdik gördük. İlk durağımız gotik mimarisiyle göz kamaştıran parlamento binası oldu. Nehrin hemen kıyısında yer almaktadır. Dünyanın en büyük 3. parlamento binası. Bu güzel yapıyı gece ışıklandırmayla görmeyi çok isterdik ama vaktin kısalığından ötürü göremedik. Nehirdeki tekne turunu akşama doğru yapmıştık ama maalesef hava tam kararmadan bitti.


ree

İlk günümüzde parlamento binasını gördükten sonra evimizib yakınlarında gezmeyi tercih ettik. Aziz Stefan Bazilikası'nın çevresinde pek çok kafe ve mağaza vardı.Bizim en çok hoşumuza gidense gül şeklindeki dondurmasıyla Gelarto Rosa oldu. Şekli kadar tadı da harikaydı tabii. Giderseniz yemeden dönmeyin sakın.

ree

Çevrede gezerken harika bir parkın içinde bir dönme dolap gördük. Dönme dolabın tepesinde harika manzaralarla karşılaşacağımızı umarak birer bilet alıp sıraya girdik. Çok da beklemeden dönme dolaba bindik. Beklentimizin altında kalan manzaraya rağmen yine de çok keyifli bir deneyimdi. Yani binmeseniz de olur ama daha önce bu büyüklükte bir dönme dolaba binmediğimiz için yine de keyif aldık.


ree




İkinci gün nehrin karşısına Buda tarafına geçtik. Kaleyi ziyaretle güne başladık. Burası şehri en güzel görebileceğiniz noktalardan birisi. Yazımın başındaki ilk fotoğraf buradan çekildi. Bu yapı eski zamanlarda kraliyet sarayı olarak kullanılıyormuş.

Hemen yan tarafında balıkçı tabyası yer almaktadır. Burası da bize güzel manzaralar sundu. Şehrin en turistik noktasıydı.

Bu kadar gezdikten sonra biraz dinlenmemiz gerektiğini düşünüp kahvelerimizi alıp yakınlardaki bir parka gittik. Kahvelerimizi yudumlayıp evden getirdiğim bol çikolatalı kurabiyelerimizi yerken sakinliğin tadını çıkardık. Parkın özelliği her Avrupa şehri için bir ağaç dikmiş olmaları. Milliyetçi ruhum canlandı tabii Ankara'yı görünce hemen gittim fotoğraf çektirdim.

ree
ree


















Budapeşte yaklaşık bir asır boyunca Türk hakimiyetinde kalmıştır. Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesinde de yazdığı üzere birçok medrese, cami, kaplıca, hamam bulunmaktaymış. Daha sonralarını hepsi tahrip edilmiş. Günümüzde ayakta kalan Gül Baba Türbesi özellikle Türkler tarafından sıkça ziyaret edilmektedir. Biz de uğramayı ihmal etmedik.

ree

Son günümüzü şehrin yakınlarındaki minik bir kasabaya giderek değerlendirmek istedik. Ressamlar şehri olarak da bilinen Szentendre. Yirmi kilometre uzaklıktaki bu kasabaya ayrı bir biletle gidiliyor. Bizim gibi günlük biletlerle gidiliyor sanıp da kontrole takılıp ceza yemeyin sakın :)



ree

Szentendre tahmin ettiğimizden daha turistikti. Birçok hediyelikçi dükkanı vardı. Acı biberi meşhurmuş. Biz de aldık. El işi ürünlerinin olması da şaşırttı beni . Bizimkiler kadar olmasa da oradakiler de güzeldi :) Çok hoş bir kitap ayracı aldım.

ree

Abartısız hayatımda yediğim en iyi dondurmalardan birini burada denedim. Lavantalı dondurma. Daha önceleri lavantalı kahveyi denemiştim. Tadı acıydı o yüzden hoşlanmamışım. Ama bu kocamın da tabiri ile yumoş gibiydi. Ön yargıyla yaklaşıp denememezlik etmediğimiz iyi oldu .

ree

Son olarak biz Budapeşte'ye Pegasus'un kampanyasından aldığımız biletlerle geldik. İki saatlik bir uçuştu. Bu sene itibariyle Wizz Air de uçuşlara başladı. Çok uyguna bilet bulmak mümkün. Vizeniz ve vaktiniz varsa burayı mutlaka değerlendirin derim.


Aaa az kalsın unutuyordum. Daha önce Almanya'da denediğimiz Langosh (Aslında biraz büyük pişi) burada meşhur. Kesinlikle denemeden dönmeyin. Keşke domatesli ve mozerallalı olanlardan bulsaydık. Kocamın içinde kaldı. Bir sonraki yazıya kadar kendinize dikkat edin takipte kalın :-)












Yorumlar


bottom of page